fbpx

Ortopedi ve Travmatoloji

Ortopedi ve Travmatoloji

Uzman Hekimleri, güleryüzlü personeli, modern teknoloji imkanları ve ”ilkemiz mutlu insan” anlayışıyla hizmet veren Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği, kas ve iskelet sisteminde oluşan hastalıkların tanı ve tedavisinin yanı sıra yaralanmalardan ve kazalardan oluşan vücut hasarlarını cerrahi müdahalelerle düzeltmeyi amaçlamaktadır.

Günümüzde teknolojik imkanların artmasıyla birlikte özellikle artroskopik ve protez ameliyatları, insanların yaşam konforlarını arttırmaktadır.

Özellikle kalça ve diz protezleri ameliyatları kliniğimizde tecrübeli hekimlerimiz tarafından yapılmakta ve hastalarımız ameliyat olduktan bir gün sonra yürüyebilmektedir.

Omuz Bölgesi

Kol kemiği (humerus), kürek kemiği (skapula) ve köprücük kemiği (klavikula) nin oluşturduğu kavşak eklemidir.

Omuz ağrısının en sık görülen sebebi impingement (sıkışma) sendromudur. Kolu kaldırıp döndüren kasların (rotator cuff) omuz kavşağındaki dar bölgeden geçtiği yerde sıkışması sonucu oluşur. Yaygın, geceleri artan, hareketle çoğalan omuz ağrılarına yol açar. 40 yaş üzerinde sık görülür. Tedavisinde ağrı giderici, ödem çözücü ilaçlar, lokal enjeksiyonlar, fizik tedavi gibi konservatif yöntemler uygulanır. Bazen acromiyoplasti denilen ameliyat gerekli olabilir. Eğer kolu oynatan kaslarda yırtık varsa bu da ameliyatla tamir edilir.

Ayrıca, omuz ağrısına, bölgedeki bursit (normalde var olan Bursa denen keselerin şişmesi), kiriş yaralanmaları, kemikteki kistler, kemik iltihapları da sebep olabilirler.

Boyun bölgesindeki sinir sıkışmaları da omuz ağrısına yol açabilir.

Omuz bölgesinde sık görülen yaralanmalardan biri de omuz çıkığıdır. Kol açıkken düşme gibi durumlardan sonra görülür. Omuz çıkığı, acilen eklemin yerine konması gereken bir rahatsızlıktır. Omuz çıkığı, iyi tedavi edilmezse, yeterli tespit yapılıp tam olarak iyileşmezse tekrarlayan omuz çıkığı denen durum gelişebilir. Bu kimselerde basit hareketlerle bile omuzun sık sık çıkması söz konusu olur. Tekrarlayan omuz çıkığının tedavisi için ameliyat gereklidir.

Sırt Ağrıları

Sırt Ağrıları Özellikle uzun süre bilgisayar başında olduğu gibi oturarak çalışanlarda sık görülen bir rahatsızlıktır. Temel sebep oturma ergonomisindeki bozukluk ve kas gücü yetersizliğidir.

Günlük hayatta az kullandığımız ve dolayısıyla çok kuvvetli olmayan sırt kasları, uygun pozisyonla olmayan uzun süreli oturmalarda gerilir, zorlanır. Zamanla bu kaslarda miyozitis, fibromiyalji denen rahatsızlıklar oluşur. Bu durumu önlemek için otururken olabildiğince dik oturmak, bilgisayar kullanılıyorsa gözleri ekran hizasında tutmak, ekranı tam karşıda tutmak, sırtı sağa veya sola dönük tutmamak, 15-20 dakikada bir sırt ve boyun kaslarını çalıştırıcı basit egzersizler yapmak, arka kısmı uygun desteklenmiş sandalye kullanmak gibi oturma ergonomisi ile ilgili tedbirleri almak gereklidir.

Ayrıca bazen boyunla ilgili problemlerin de sırt ağrısı olarak yansıyabileceği unutulmamalıdır.

Dirsekler

Dirsek eklemi, kol ve ön kol kemiklerinin birbiriyle eklemleşmesiyle oluşan menteşe tipi bir eklemdir. Dirsek bölgesinin en sık görülen hastalığı tenisçi dirseği denen hastalıktır. El bileği ve parmakları yukarı doğru kaldıran kaslar, dirseğin yan tarafındaki çıkıntıya yapışırlar. Bu kasların yapışma yerinde ödem oluşması ile karakterize bir rahatsızlıktır. Dirsek yan tarafında ağrı ve basmakla hassasiyet söz konusudur. Hasta elinin bazı hareketleriyle dirsekte ağrı hisseder.

Tedavisinde ağrı ve ödem giderici ilaçlar, fizik tedavi uygulanabilir. Hassas bölgeye kortizon enjeksiyonları iyi sonuçlar vermektedir. Nadiren tedavisinde ameliyat gerekebilir.

Dirsek ekleminde özellikle bazı romatizma hastalıklarına bağlı olarak artroz (eklem kireçlenmesi) denilen rahatsızlıklar da gelişebilmektedir.

 

Bel Bölgesi ve Ağrıları

Dirsek eklemi, kol ve ön kol kemiklerinin birbiriyle eklemleşmesiyle oluşan menteşe tipi bir eklemdir. Dirsek bölgesinin en sık görülen hastalığı tenisçi dirseği denen hastalıktır. El bileği ve parmakları yukarı doğru kaldıran kaslar, dirseğin yan tarafındaki çıkıntıya yapışırlar. Bu kasların yapışma yerinde ödem oluşması ile karakterize bir rahatsızlıktır. Dirsek yan tarafında ağrı ve basmakla hassasiyet söz konusudur. Hasta elinin bazı hareketleriyle dirsekte ağrı hisseder.

Tedavisinde ağrı ve ödem giderici ilaçlar, fizik tedavi uygulanabilir. Hassas bölgeye kortizon enjeksiyonları iyi sonuçlar vermektedir. Nadiren tedavisinde ameliyat gerekebilir.

Dirsek ekleminde özellikle bazı romatizma hastalıklarına bağlı olarak artroz (eklem kireçlenmesi) denilen rahatsızlıklar da gelişebilmektedir.

Bel Bölgesi ve Ağrıları

üz insandan sekseninin ömründe en az bir kere bel ağrısı çektiği bilinmektedir. Özellikle oturarak çalışma ve hareket azlığı beraberinde bel kaslarında problem oluşturmakta, ani bir takım zorlamalarda bel ağrılarına yol açmaktadır.

Bel ağrılarının çoğu mekanik ağrı denen basit kas problemlerine ait ağrılardır. Bu tür problemlerin tedavisinde oturma ve eğilip kalkmaya yönelik bel eğitimi, düzenli yapılan egzersizler problemi çözer.

Bel Fıtığı: Bel omurlarının arasında adeta conta görevi gören iç kısmı jel, kenarları ipliksi yapıda olan disk denen yapılar vardır. Ani zorlamalarda, özelikle sadece beli kullanarak dizleri bükmeden yapılan ağırlık, eşya kaldırma gibi durumlarda bu disklerde zedelenmeler olur. Diskin etrafındaki ipliksi yapı yırtılıp, içindeki jelimsi madde dışa doğru kayar. Bu şekilde dışarı doğru taşan disk, omurilik bölgesine ve bel bölgesinden çıkan sinirlere baskı yapar. Baskı sonucu bel ağrısı oluşur. Eğer bacak sinirlerinin (siyatik sinir) köklerine de baskı söz konusuysa kalça arkası, diz arkası ve bazen topuğa kadar vuran ağrı olur. Bacakta uyuşukluk hissedilebilir. İleri vakalarda bacakta kas gücünde azalma ve bazen ayak bileğini yukarı kaldıramama (düşük ayak) da söz konusu olabilir.

Bel fıtığı tedavisinde eğer çok ciddi bir sinir baskısı ve felç riski yoksa öncelikle istirahat ve ilaç tedavisi uygulanır. Hastaların büyük bölümü bu tedaviye cevap vermektedir. Eğer ağrılar bu yöntemlerle geçmezse, uygun vakalarda fizik tedavi uygulanır. Ağrılar yine kontrol edilemezse veya bacaklarda ciddi uyuşukluklar, felç başlangıcı gibi durumlar varsa ameliyat gerekir. Ameliyatta uygulanan değişik yöntemlerle, sinirlere baskı yapan bölümler çıkarılır.

Bel fıtığı teşhisi koymak için öncelikle hastanın ayrıntılı muayenesi önem taşır. Röntgenleri çekilerek kemik yapı ve aralıklar değerlendirilir. Fıtığın net görüntüsü MR (Magnetik Resonans Imaging) tetkiki ile ortaya konup kesin teşhis konur.

Bel Kemiği Eğrilikleri: Bel kemiğinde en sık görülen eğrilik adölesan skolyoz denen 10-13 yaşlarında özellikle kız çocuklarında ortaya çıkan eğriliktir. Bu yaşlardaki kız çocukları dikkatlice gözlenmelidir. Bir omuzun diğerinden daha aşağıda olması, öne çok eğik duruş, öne eğildiğinde sırtta eğri görüntü aileleri uyarmalıdır. Bu hastalığın erken tanınması önemlidir. Tedavisinde önce egzersiz ve korseler kullanılır. İleri vakalarda ise sırt bölgesinde yapılan ameliyatlarla bu eğrilikler başarı ile düzeltilmektedir.

 

Kalça Ortopedisi

Kalça eklemi, bacağımızı gövdeye bağlayan hareketli, bilya-yuva şeklinde bir eklemdir.

Doğuştan Kalça Çıkığı: Kalça ile ilgili en sık rastlanan problem doğuştan kalça çıkığıdır. Bu hastalık anne karnından itibaren bebekte kalça ekleminin iyi gelişmemesinin ve buna bağlı olarak kalça ekleminde çıkık, yarı çıkık gibi bozukluğun olduğu durumdur. Son zamanlarda Gelişimsel Kalça Çıkığı olarak da adlandırılmakta olan bu hastalığın erken tanınması çok önemlidir. İlk 6 ay içinde teşhis konulabilirse basit bir bandaj tedavisi ile iyileşebilen hastalık, daha sonraları alçı tedavisi gerektirmekte, 1 yaşından sonra ancak ameliyatla düzelebilmektedir. Daha geç tanınanlarda ise kalıcı aksaklık, kısalık gibi ciddi problemler ömür boyu kalıcı olabilmektedir.

Yeni doğan bebeğin kalça çıkığı için yüksek risk taşıdığı durumlar söz konusudur. Ailede kalça çıkığı olması, ilk kız bebek, çocukta boyun eğriliği, ayak eğriliği gibi problemlerin olması, çocuğun makat gelişiyle doğması gibi durumlar kalça çıkığı muayenesinin dikkatle yapılması gereken durumlardır. Esasen her doğan bebeğin yenidoğan muayenesi yapılırken kalça çıkığı muayenesi de yapılmalıdır. Tam olmayan çıkıklar bazen bu muayene ile gözden kaçabildiğinden erken dönemde oldukça etkili olan kalça ultrasonografisi mutlaka çekilmelidir. 3 aylıktan büyük bebeklerde kalça değerlendirilmesinde ultrasonografinin yerini düz röntgen grafisi alır.

Kalça çıkığı veya kalça eklemi yetersizliği tedavisi uzun ve meşakkatli bir tedavidir. Aile ve tedaviyi üstlenen hekim arasında iyi bir birliktelik ve uzun süre takip gerektirir. İlk 6 ayda pavlik bandajı denen özel bandaj tedavide çoğu kez yeterli olur. 6 aydan sonraki çocuklarda kalça anestezi altında yerine konduktan sonra alçı tedavisi uygulanır.

1 yaşından büyük çocuklarda ise açık ameliyatla kalça yerine konup tavan ameliyatları denen ameliyatlarla eklemin yuva kısmının desteklenmesi gerekebilir.

Kalça çıkığı mevcut hastalarda orta ve ileri yaş dönemlerinde kalça kireçlenmeleri sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlarda da genellikle protez ameliyatları gerekir.

Çocuklarda kalçada daha az görülen bir hastalık da perthes hastalığıdır. Kalça eklemine giden damarların sebebi bilinmeyen bir şekilde fonksiyonunun bozulması ve kalça ekleminde buna bağlı yumuşama ve şekil bozukluğu söz konusu olan bir hastalıktır. Özellikle 4-8 yaşlarındaki erkek çocuklarında sıktır. Bu yaşlardaki çocuklarda aksama, dize doğru vuran kalça ağrısı ile ortaya çıkar. Tedavisi istirahat, yürüme cihazları ve bazen de ameliyattır. Kalçada kalıcı bozukluklar sık gelişir.

Kalça Kireçlenmesi (Koksartroz): Kalça eklemini oluşturan femur başı ve acetebulum denen bölgelerdeki kıkırdağın bozulup eklemin ağrılı ve hareketinin kısıtlı hale gelmesi hastalığıdır.

Kalça kireçlenmesi en sık kalça ekleminin yapısal bozukluklarında olur. Kalça çıkığı, kalçadaki tavanın yetersiz olduğu displazik kalça denen durumlar, kalça bölgesi kırıkları, avasküler nekroz denen ve özellikle uzun süreli kortizon denen ilacın kullanımına bağlı kalça ekleminin bozulması en sık kalça kireçlenmesi sebepleridir.

Hasta, kalçasını özellikle yana doğru açmada, bağdaş oturmada zorlanır ve ağrı duyar. Çorap giyerken zorlanma tipiktir. Coxortroz teşhisi direkt röntgen filmleri ile konur. Tedavisi için, şekli bozulmuş ve ağrılı olan kalça ekleminin ameliyatla çıkarılıp yerine kalça protezi konması gerekir.

Kalça protezlerinin de bir yuva (acetebuler) bölümü ve bir de baş (femoral) bölümü vardır. Genel olarak günümüzde 2 tip kalça protezi kullanılmaktadır. Daha genç, kemik kalitesi iyi hastalarda çimentosuz kalça protezi uygulanır. Kemik yapısı incelmiş, osteoporozlu hastalarda ise çimentolu kalça protezi uygulanır.

 

El ve El Bileği

El, tarak kemikleri ve parmaklardan oluşur. Vücudun bu bölgesi çok kompleks ve mükemmel yapıdadır. Bu sebeple elin rahatsızlıkları da çoğu kez kompleks ve tedavisi zordur. Doğuştan olan bir takım anomaliler elde sıkça görülür.

Dupuytren hastalığı avuç içindeki zarın (palmar apanevroz’un) hastalığıdır. Zar elastiki özelliğini kaybeder ve buruşur. Parmak avuç içine doğru bükülür, düzeltilemez hale gelir. Tedavisi ameliyatla bu hasta zarın çıkarılmasıdır.

El parmaklarındaki eklemlerde romatizma hastalıklarına bağlı değişik eğrilikler sıklıkla gelişebilir. Bu durumda tedavi daha çok romatizma hastalığını tedaviye dayanır.

Elde sık rastlanan hastalıklardan biri de tetik parmak hastalığıdır. Parmağı büken flexor tendonun sıkışmasıyla oluşur. Parmağı açarken ağrılı bir takılma olur. Erken vakalarda parmak köküne lokal enjeksiyonlar, fizik tedavi yapılabilir. Çoğu vakada ameliyat gerekmektedir.

Elde rastlanan sık rahatsızlıklardan biri de özellikle parmak ucuna top gibi cisimlerin çarpması sonucu tendon kopmasına bağlı çekiç parmak denen deformitenin oluşmasıdır. Bu hastalığın tedavisi için özel atel uygulaması yapılır. Uzun süreli atel uygulamasına cevap alınamayan veya gecikmiş vakalarda ameliyat gerekli olur.

EL BİLEĞİ El bileği ön kol kemikleri ile eli birleştiren 8 adet küçük kemiğin birbiriyle eklemleşmesinden oluşmuştur. El bileği ağrısına kireçlenme (osteoartroz), el bileğindeki küçük kemikçiklerin bazı hastalıkları, el bileği etrafındaki tendonların hastalıkları gibi durumlar yol açar. El bileğinin baş parmak tarafında ağrıya yol açan baş parmağı hareket ettiren tendonların sıkışması sonucu oluşan Dequervain tenosinoviti denen rahatsızlık sık görülür. Tedavisinde ağrı ve ödem giderici ilaçlar, sıkışma bölgesine lokal enjeksiyonlar uygulanır. El bileği ve baş parmağa dinlendirici alçı veya atel uyulamaları yapılır. Dirençli vakalarda ameliyat gerekebilir.

Carpal Tünel Sendromu(El bileği sıkışma sendromu): Bu sendrom el bileği bölgesinde ağrı, parmaklara doğru vuran yanma, ağrı, elde güçsüzlük, uyuşukluk, gece ağrısı gibi belirtileri olan bir hastalıktır. Median sinirin el bileği bölgesinde sıkışması sonucu olur. Orta yaş kadınlarda, şeker hastalarında daha sık görülür. EMG denen tetkikle kesin teşhis konur. Tedavisinde genellikle ameliyat gerekir. Ameliyatta median sinirin üstüne basıp onu sıkıştıran dokular kesilerek gevşetilir. El Bileği Çevresindeki Şişlikler: Bunlar çoğunlukla ganglion denen yapılardır. El bileği eklem kapsülünden veya bölgedeki tendon kılıflarından kaynaklanan içi jelimsi sıvı ile dolu kistlerdir. Değişik büyüklüktedir. Bazen büyüyüp küçülebilirler. Genellikle tehlikeli olmayan kistlerdir. Hafif ağrı yapabilirler. Tedavileri ameliyatla çıkarmaktır.

 

Diz Ortopedisi

Diz eklemi ile ilgili şikayetler hastanın ortopedi uzmanına en sık başvurma sebeplerindendir.Diz eklemi, vücudun en geniş yüzeyli eklemidir. Uyluk (femur) ve kaval (tibia) kemikleri ile diz kapağı kemiği (patella) nin oluşturduğu eklemdir. Diz eklemi içinde iç ve dış tarafta iki adet menisküs denen yapı vardır. Menisküsler özel bir kıkırdaktan oluşan hareketli conta vazifesi gören yapılardır. Diz içinde dizin öne kaymasını engelleyen ön çapraz bağ ve arkaya kaymasını engelleyen arka çapraz bağ bulunur. Bu yapıların oluşturduğu sistem dizdeki mükemmel hareketi sağlar.

Dizde en sık rastlanan şikayetlerin başlıcası menisküsler ile ilgili problemlerdir. Dizdeki ani burkulmalar, dönmeler esnasında dizdeki menisküslerde yırtıklar oluşabilir. Menisküs yırtığı hastada; dizde ağrı, takılma, merdiven inerken ağrı, çömelip kalkmada ağrı, bazen eklemde kilitlenme gibi şikayetler yapar. Menisküs yırtığı teşhisi ortopedist hekimin muayenesi ve sonrasında çekilen MR filmi ile konur. Menisküs yırtıklarının tedavisinde günümüzde modern bir tedavi yöntemi olan artroskopi uygulanmaktadır. Artroskopi esnasında hastaya önce anestezi (genel, spinal veya lokal) uygulanır. Diz eklemine yaklaşık 0,5 cm çaplı optik sistemle bağlantılı bir borucukla girilir. Diz içinin görüntüsü ekrana yansır. Bu şekilde diz içindeki menisküs, bağ ve diğer yapıların muayenesi yapılır. Daha sonra yine 0,5 cm çapında ikinci bir delik açılıp bu delikten salınan özel aletler vasıtasıyla yırtık menisküs bölümünü ekranda görerek müdahale edilir. Menisküs yırtıklarının çoğunda yırtık bölümü çıkarmak tedavi için yeterlidir. Menisküsün iyileşme potansiyeli olan dış bölüm yırtıklarında ise yine artroskopik olarak menisküs dikilir ve iyileşme beklenir. Özellikle sporcularda görülen diz içinde yaralanmalardan biri de ön çapraz bağ yırtıklarıdır. Dizde şiddetli bir dönme, arkasından şişlik ile başlayan şikayet daha sonra dizde emniyetsizlik, yürürken veya koşarken dizin boşalması gibi belirtiler verir. Ön çapraz bağ ile ilgili değerlendirmede hastanın muayene edilerek, dizin gevşekliğinin değerlendirilmesi en büyük öneme sahiptir. MR tetkiki ile ön çapraz bağ yırtığı kesin olarak belirlenir.

Ön çapraz bağ yırtığının tedavisinde, hasta sporcu ise veya günlük işlerinde dizinde boşalmalar oluyorsa çapraz bağ tamiri ameliyatı yapılır. Ön çapraz bağ ameliyatlarında dizin önünden (pateller tendon) veya yan tarafından (hamstring tendonlar) alınan tendonlar, yırtılmış olan ön çapraz yerine artroskopik olarak özel vida sistemleri ile konur. Ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu denen bu ameliyatlar yurdumuzda belli merkezlerde başarı ile uygulanmaktadır.

Diz eklemindeki problemlerin sık karşımıza çıkanlarından biri de patella denilen diz kemiği kıkırdağı ile ilgili problemlerdir. Dizin ön tarafında ağrı, merdiven çıkarken ağrı, uzun oturmalardan sonra bacağı düzeltme isteği gibi şikayetlere yol açar. Diz kapağı kemiği özellikle çömelip kalkma hareketleri esnasında büyük bir yük altında kalır. Kilosu fazla kimselerde bu yük daha büyüktür ve eğer kapak kemiğinin kıkırdağında da yapısal bir hassasiyet varsa kıkırdak aşınmaya başlar. Bu aşınma kendini ağrı ile belli eder. Problemin giderilmesinde özel egzersizlerin çok önemli rolü vardır. Bunun için üretilmiş özel dizlikler tedavide faydalı olmaktadır. İleri vakalarda belirgin yapısal bozukluk varsa diz kapağı kemiğindeki baskıyı azaltmak için özel bir takım ameliyatlar uygulanabilir.

Diz Eklemi Kireçlenmesi (gonartroz):Diz eklemini oluşturan kıkırdakların bozulması ve eklemin deforme olması ile ortaya çıkar. Özellikle fazla kilolu kimselerde orta yaş ve daha sonrasında görülür. Diz eklemi ağrılıdır. Şiş ve şekli bozulmuştur. Hastanın yürümesi, merdiven inip çıkması ağrılıdır. Zamanla geceleri yatarken bile ağrılar oluşur. Dizin durumu muayene ve röntgen ile değerlendirildikten sonra, diz kireçlenmesinin tedavisinde öncelikle özel diz egzersizleri, kilo verme, ilaç tedavisi uygulanır. Eklem içine yapılan kıkırdak güçlendirici ilaçlar, özel dizlikler tedavide kullanılmaktadır. Belli dönemlerde fizik tedavi uygulanabilir. Menisküs yırtığı ile birlikte olan uygun vakalarda artroskopik girişim kısmen faydalı olabilmektedir.

İleri derecedeki diz kireçlenmelerinde total diz protezi ameliyatı uygulanmaktadır. Bu ameliyatla bozulmuş olan eklem yüzeyleri çıkarılıp yerine metal ve plastik maddelerle yapılmış özel protez konur. Hastanın ağrısız yürümesi amaçlanmaktadır.

 

Ayak ve Ayak Bileği

Ayak bileği bölgesi tibia, fibula ve talus denen kemiklerin eklemleşmesi ile oluşan, ayak ile bacak arasındaki bağlantı bölgesidir.

Ayak bileği ile ilgili en sık karşılaşılan problem ayak bileği burkulmasıdır.Yürüme veya koşma esnasında ayak bileği burkulan hasta bileğinde şiddetli ağrı, şişlik hisseder. Özellikle ayak bileği dış tarafındaki bağlarda yırtık olur. Burkulmalar genel olarak 3 farklı derecede bağ yaralanmasına sebep olur. Birinci derecedeki bağda şiddetli bir gerilme söz konusudur, yırtık yoktur. İkinci derecede bağlarda kısmi yırtık vardır. Üçüncü derece burkulmada ise bağ tam olarak kopmuştur.

Ayak bileği bağ yaralanmalarının çoğu dış taraftaki bağlarda(dış yan bağ) olur. Nadiren iç yan bağlar da yaralanabilir. Ayak bileği burkulmaları esnasında ciddi ayak bileği kırıkları meydana gelebileceği unutulmamalıdır. Bu tür kırıkların tedavisinde de çoğu zaman ameliyat gerekir.

Kırık olmayan ayak bileği burkulmalarının tedavisinde ise şu uygulamalar yapılır: Çok ileri olan (3. derece) burkulmalarda alçı tedavisi uygulanabilir. Diğer vakalarda ise elastik bandaj, buz uygulaması, ayak bileğinin yüksekte tutulup dinlendirilmesi, lokal pomadlar, ağrı kesici ilaçlardan oluşan tedavi uygulanır.

 

Ayak Hastalıkları Ayak vücudumuzun yükünü üzerinde taşıyan, yürüme, koşma gibi fonksiyonlarda kullandığımız temel organdır. Ayakta dururken mükemmel bir araba lastiği gibi zemine adapte olarak bizi dengede tutar. Adım atma esnasında ayak kilitlenip güçlü bir kaldıraç haline gelir ve bütün vücudu kaldırıp adım atmamızı sağlar. Ayak arka kısım kemikleri, tarak kemikleri ve parmaklardan oluşur. Ayakta en sık karşılaşılan problem düz tabanlık(pesplanus) denen durumdur. Ayak alt yüzü normalde yere düz olarak basmaz. ayak iç yanında bir kavis oluşur ve bu kısım yüksekte kalır. Ayak, yere baş parmak kökü, topuk ve ayak dış yanıyla basar. Düz tabanlık ayağın iç kısmındaki bu kavisin bozulması ve ayağın iç yanının da yere basması durumudur. Küçük çocuklarda ayak tabanındaki yağ dokusu sebebiyle ayak, yere tam olarak basar. Bu durum yanıltıcı olarak düz taban teşhisi konmasına sebep olabilir. Üç yaşından sonra ayak tabanı yağ dokusu açısından normalleşir. Bu durumda yapılacak bir değerlendirmede daha kolay teşhis konur. Ancak küçük çocuklarda da topuk kemiğinden itibaren olan yayılmalar tedavi gerektirebilir.

 

Düz tabanlık tedavisinde, çocuklarda özel yapım ortopedik ayakkabılar, daha ileri yaşlarda ise özel tabanlıklar kullanılır. Çoğu düz tabanlılık ise bir tedavi gerektirmez. Esasen ağrı yapmayan ve ilerleyici olmayan düz tabanlılıkta bir tedavi uygulanmasına gerek olmadığı söylenmektedir. Çoğu düz tabanlık yapısal bir farklılıktan ibarettir. Düz tabanlılık, ileri yaşlarda düşünüldüğü kadar ciddi problemlere yol açmaz. Ailenin bunu ciddi bir hastalık değil, yapısal bir özellik olarak kabul etmesi uygundur. Aksi durumda devamlı özel ayakkabılar ve ailenin endişesi gereksiz yere çocuğun bu durumdan psikolojik olarak kötü etkilenmesine sebep olabilmektedir.

 

Düz tabanlığın tersi durumuna ise çukur ayak(pes cavus) denir. Bu durumda ayak tabanındaki çukurluk normalden daha yüksektir. Bu durum topuk bölgesinde ağrılara yol açabilir. Çukur ayak mevcut çocuklar, özellikle bel bölgesi rahatsızlıkları açısından iyi değerlendirilmelidir. Tek başına olan çukur ayak tedavisinde yine basit tabanlıklar kullanılmaktadır.

 

Halluks Valgus: Ayak birinci parmak kökünde ağrı ve şekil bozukluğu ile ortaya çıkan hastalıktır. Daha çok orta yaş üzeri ve özellikle sivri uçlu, yüksek topuklu ayakkabı giyilmesiyle belirginleşen ve orta yaş üzeri hastalarda görülen bir durumdur. Ayak baş parmağı, beşinci parmağa doğru eğilir ve baş parmağın kökünde şişlik vardır. Hasta şekil bozukluğu yanı sıra ağrı ve ayakkabı giyememe gibi şikayetlerle başvurur. Tedavisinde başlangıç aşamasında parmak arası makara, gece ateli gibi özel ortopedik cihazlar uygulanır. İleri aşamalarda ise ameliyat gerekli olmaktadır. Kemiklere yapılan eğrilik düzeltici ameliyatlar ile hastalık tedavi edilir.

 

Doğuştan Çarpık Ayak(Pes Ekino Varus): Çocukların anne karnında gelişimi esnasında ayağın büyüme ve gelişmesindeki aksaklık sonucunda oluşur. Yeni doğan çocukta ayaklardan biri veya ikisi de çarpık ve küçüktür. Oldukça önemli bir rahatsızlıktır. Tedavisinde acilen başlanan alçı tedavisinin önemi büyüktür. Çocuğa haftada bir değişen seri düzeltici alçılar yapılır. Alçı tedavisinde başarı sağlanamazsa ameliyat gerekli olur.

 

Osteoporoz- Kemik Erimesi

Kemik erimesi olarak da bilinen, vücudumuzu oluşturan kemiklerdeki yoğunluğun ilerleyici olarak azalması ve kemik dokusunun incelip kolay kırılır hale gelmesi şeklinde tanımlanan karakterize bir hastalıktır.

SEBEPLERİ VE RİSK FAKTÖRLERİ

Kemik dokumuzda doğumdan itibaren devamlı bir yapım ve yıkım dengesi söz konusudur. Bu denge çocukluk ve gençlik çağlarında yapımdan yanadır. Kemik yoğunluğu ve kütlesi sürekli artar. 30 yaş civarında ise artık yıkım ön plana geçmeye başlar. Yani hepimizde 30 yaştan sonra kemikler yoğunluğundan kaybetmeye başlar. Bu kayıp özellikle kadınlarda menopoz sonucu oluşan hormonal değişiklikler sebebi ile artış gösterir. Herkeste olan bu kemik yoğunluğu azalmasının normal insanların daha hızlı olması ile osteoporoz hastalığını oluşturur.

Osteoporoz kemik metabolizma hastalıklar içinde en sık görülenidir. Hormonal bozukluklar, özellikle menopozla veya yumurtalık ameliyatları sonrasında östrojen hormon eksikliği oluşması kortıkosteroid içeren ilaçların alınması hareketsizlik ve bazı nadir hastalık osteoporozun sebepleridir.

Genetik faktörlerde osteoporozda etkilidir. Bu yüzden ailede osteoporoz olması diğer aile bireylerinin de bu hastalığa yakalanabileceğini düşündürür.

Sigara ve kahvenin fazla içilmesi, alkol alınımı, D vitamini, Kalsiyum ve Fosforun gerektiğinden az tüketilmesi de osteoporoz sebeplerindendir.

OSTEOPOROZUN BELİRTİLERİ

Osteoporoz erken devrelerde bir belirti vermez. Geç dönemde ise sırt ağrıları, boyun ve bel ağrıları, boyun kısalması ve sırt eğriliğinin artması gibi belirtiler verir.

Esas problem ise basit düşmeler ile özellikle el bileği, kalça ve omurga kemiklerinde kolayca kırıkların oluşmasıdır.

TANI

Osteoporoz tanısı ancak kemik yoğunluğunun ölçülmesi ile konabilmektedir. İdrarda yapılan bir takım analizler de tanıda yardımcı olmaktadır. Direkt radyografiler, hekimde osteoporoz şüphesi uyandırabilir. Bu durumda bilgisayarlı kemik yoğunluğu uygulanır.

TEDAVİ

Tedavide esas olan kemik yoğunluğu azalmasını durdurup hastayı osteoporozun yol açacağı kırıklar ve diğer komplikasyonlardan korumaktır. Kadınlarda menopozun yol açtığı osteoporozda östrojen tedavisi ile kemik kaybı ve buna bağlı kalça kırıkları yüzde 50’ye varan oranda azaldığı belirtilmektedir. Ancak uzun süreli östrojen tedavisinin de bir takım çekinceleri halen mevcuttur. Kadın Hastalıkları Uzmanlarının kontrolü altında östrojen tedavisi uygun hastalarda kullanılır.

Osteoporozda Alendronot gibi bazı ilaçlar ve Kalsitonin Hormon replasmanı sıklıkla kullanılır. Kalsiyum ve D vitamini de bu tedavilere eklenmektedir. Düzenli egzersiz yapılması bisiklet, yürüyüş gibi aktiviteler kemik kütlesinin korunmasında faydalıdır. Unutulmamalıdır ki osteoporozun ilerlemesinin basit önlemlerle engellenmesi yaşlılıkta çekilecek pek çok sıkıntının önüne geçilmesi demektir.

 

Çoçuk Kırıkları

ÇOCUK KIRIKLARI

İçinde bulunduğumuz yaz mevsimi bir çok güzelliğin yanı sıra maalesef çocuk yaralanmalarının en sık görüldüğü mevsimdir. Düşmeler ve trafik kazaları çocuk yaralanmalarının en önde gelen sebebidir. Tüm yaralanmaların %15’i kas ve iskelet sisteminde görülür. Travma geçirmiş çocuğun değerlendirilmesi güçtür. Yaralanma birden fazla yerde olabilir. Çocukla iletişim kurmanın zorluğu sebebiyle bazı kırıklar gözden kaçabilir.

Kaza geçiren çocukta öncelikle solunum,dolaşım sistemleri muayene edilir. Kas-iskelet sistemi muayenesinde boyun yaralanmaları, eklem çıkıkları ve kırıklar ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Çocuğun iskelet sisteminde aşikar bir deformite, anormal bir hareket olup olmadığına bakılır. Kırık olan bölgede hareket ettirememe söz konusu olabilir. Ciltte yara olup olmaması, olmadığı tedavide önem taşır. Nazikçe yapılan bir muayene ile en hassas bölge tespit edilir. Kırıktan daha uç kısmın duyu, hareket ve dolaşım muayenesi yapılarak kırığın damar ve sinirlere zarar verip vermediği kontrol edilir. Bu muayene özellikle dirsek bölgesi kırıklarında çok önemlidir. Parmak hareketi, parmaklardaki duyu ve nabız kontrolüyle damar,sinir yaranması hakkında fikir sahibi olunur.

Travma geçirmiş çocukta muayeneden sonraki en önemli araç röntgen değerlendirilmesidir. Çocuklarda epifiz denen kemiklerin büyüme bölgeleri röntgen değerlendirilmesinde zorluğa sebep olabilir. Bu durumda özel değerlendirme teknikleri kullanılır. Çocuklarda travmanın öyküsü çok dikkatli alınmalıdır. Ne yazık ki bazı ciddi problemler basit bir düşmeye bağlanarak o hastalığın teşhis ve tedavisini geciktirebilir. Basit bir düşmeye bağlanan kalça ağrısı, aslında kalça eklemi iltihabına, hatta kalça bölgesi tümörüne bile işaret edebilir. Unutulmamalıdır ki travma sonucu oluşan basit zedelenmeler bir kaç gün içinde iyileşir. Anne baba çocuğun devam eden ağrı ve aksama şikayetini ciddiye almalıdır.

 

Çocuklarda bağlar kemiklerden daha güçlüdür. Bu yüzden yetişkinlerde bağ yırtığına neden olan bir burkulma çocuklarda kırığa sebep olabilir. Bu yüzden diz ve ayak bileği burkulmaları önemsenmelidir. Çocuklarda en sık görülen kırıklar el bileği ve dirsek kırıklarıdır.

Çocuklarda eklem kıkırdaklarında olan yaralanmalar da önem taşır. Eklem yaralanması bir kıkırdak parçasının kopup eklem içine dönmesi ile sonuçlanabilir. Çocuk kemikleri erişkin kemiklerine göre belirgin farklılık gösterir. Çocuk kemiği çok daha esnektir. Periost denen kemik zarı kalındır. Kırığın parçalı olması nadir olur. Kaynama erişkine göre çok daha hızlıdır. Çocuk kemiğindeki bu farklılıklar sebebiyle çocuklara has bazı kırıklar vardır. Kemik zarının sağlam kaldığı kırıklara yeşil ağaç kırığı ve torus kırıkları örnektir. Bu tip kırıklarda çocuk çok az ağrı duyar. Kemikte ezik şeklinde kırık görülür. Bebek kemikleri kırılmadan eğrilebilir. Bu tip kırıkların röntgenleri dikkatle incelenmelidir. Çocuk kırıkları yetişkinden farklı olarak çoğu zaman kırığın düzeltilmesi ve alçı tedavisi ile kolayca iyileşebilirler. Kırıkta oluşan hafif açılanmalar kemiğin büyümesi esnasında remodele olarak düzelir (remodelasyon).

 

Kemiğin iyileşme hızı çocuğun yaşına ve kırığın yerine bağlıdır. Çocuk ne kadar küçükse kırık o kadar hızlı kaynar. Örneğin, yetişkin birinde 3-4 aydan önce kaynamayan uyluk kemiği kırığı yenidoğan bebekte 2-3 haftada kaynayabilir.

Çocuklarda ameliyat gerektiren kırıklar da vardır. Özellikle ayrılmış dirsek bölgesi kırıkları çocuklarda ameliyatla tedavi ettiğimiz kırıklardır. Çocukların epifizyoliz diye adlandırdığımız büyüme bölgelerinin kırıkları da özellikle önemli kırıklardır. Büyüme kıkırdaklarının zedelenmesi daha sonraki kemik kısalık ve eğriliklerine sebep olabilir.

 

Açık kırık dediğimiz ciltteki yaralanmalar ile birlikte olan kırıklarda tedavi önem taşır. Bu tip kırıklarda tedaviye antibiyotik ilaçlar,tetanoz aşısı eklenmeli ve yara temizliğine özen gösterilmelidir. Unutulmamalıdır ki burada gelişecek bir iltihab ciddi bir problem olan kemik iltihabına(osteomiyelit) yol açabilir.

Çocuklarda bağlar kemikten daha sağlam olduğu için çıkıklar çok nadirdir. En sık görülen çıkık dirsek bölgesinde “dadı çıkığı” olarak adlandırılan yarım çıkıktır. Özellikle 1-4 yaş arasında çocuğun kolundan hoyratça çekilmesi ile oluşur. Çocuk elini oynatamaz ve ağrısı vardır. Aile bu durumda telaşla hekime başvurur. Basit bir meniplasyonla çocuğun bu çıkığı yerine konur ve ağrısı geçen çocuk elini kullanmaya başlar. Aileye de çocuğun elinden çekerken dikkatli davranması öğütlenir.

Kırık sonrası alçı tedavisinden sonra hastanın takibi oldukça önem taşır. İlk gün aile alçılı uzvun parmaklarında şişlik, morarma gibi dolaşım bozukluğu işaretleri konusunda dikkatli olmalıdır. Alçı içindeki kanama ve şişlik o bölgeden geçen damarı sıkıştırıp dolaşımı bozabilir. Bu durumda alçı süratle gevşetilir.

Kırığın iyi pozisyonda olup olmadığı da çekilen röntgenlerle izlenir. Röntgenlerde kaynama tespit edilince alçı çıkarılır ve hareket başlanır. Çocuklarda alçı sonrası hareket kısıtlılığı nadir olur. Bu durumda Fizik Tedavi gerekebilir.

Çocuğunuz kaza geçirirse Kaza geçiren bir çocuğun ailesi paniklemeden sakin bir değerlendirme yapmalıdır. Çocuğun nefes alıp vermesi normal, bilinci açık olup olmadığı kontrol edilmelidir. Çocuğun kol ve bacağı gibi bir bölgesinde ağrı, şişlik, şekil bozukluğu, hareket ettirememe gibi bir durum varsa bu bölgede kırık olabileceği düşünülmelidir. Bu durumda bu bölge fazla sıkılmadan basit karton gibi bir cisimle hafifçe sarılıp çocuğun ağrısı azaltılmaya çalışılır. Yaralanan kol veya bacak yüksekte tutularak şiş önlenmeye çalışılır.

Ardından süratle hastaneye başvurmalıdır. Unutulmamalıdır ki kırıklar ve çıkıklar sonrası yapılan tedavi ne kadar kısa sürede olursa tedavi şansı o kadar yüksektir. Maalesef çok az olmakla birlikte ülkemizde halen hekim olmayan kimselere gidilip cahilce uygulamalar yapıldığı ve çocuklarda kalıcı sakatlıkların oluştuğu gözlenmektedir. Aile dikkatli olmalı ve mutlaka bir ortopedi ve travmotoloji uzmanına başvurmaldır.